Ketojenik Diyet
Sağlıklı olmak ve sağlıklı görünmek için günümüzde pek çok yönteme başvurmaktayız. Ancak bu kadar bilgi karmaşası içinde bizler için en doğru yöntemin ne olduğunu keşfetmek oldukça güç.
Hazır tüketim ürünleri ve fastfood alışkanlıklarının günümüz toplumunda obezite ve diyabet hastalıklarına sebebiyet verdiğini düşünecek olursak sağlıklı beslenebilmek giderek daha zor hale geldi. Bir yandan toplumun bize dayatmış olduğu güzellik formları, bir yandan da aşırı kilolarla mücadele çabasının yanında gerçek anlamda zinde olmak, sağlıklı olmak, iyi hissetmek için beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmemizin gerekliliği yadsınamaz bir gerçek. Bu noktada karşımıza çıkan en popüler beslenme programlarından olan ketojenik beslenmeyi birlikte değerlendirelim.
Ketojenik Beslenme Nedir?
Ketojenik diyet; yeterli protein, düşük karbonhidrat ve yüksek yağ içeren bir diyettir. Ketojenik beslenmenin çok değişik şekilleri ve kişiye özel modifkasyonları bulunmaktadır. Ketojenik diyet uygulayarak hızlı kilo verilmesinin sebebi olarak düşük karbonhidrat alımına bağlı metabolik reaksiyonlar öne sürülmektedir. Vücudun temel enerji kaynağı glikozdur yani karbonhidratlardır. Ancak karbonhidrat alınmadığı zaman vücut gerekli olan enerjiyi yağlardan ve proteinlerden sağlamaya çalışır böylece kilo kaybı başlar ve ilk zamanlarda hızlıdır.
Ketojenik Diyet Türleri
Sağlıklı ve dengeli beslenme programını ile makrobesin tüketim oranları %30 protein, %35 yağ ve %45 ise karbonhidratlardan oluşmaktadır.
Klasik ketojenik diyette, % 5 karbonhidrat, % 35 protein, % 60 yağ tüketimi tavsiye edilmektedir. Ancak klasik ketojenik diyet çocukların epileptik krizlerinin tedavisinde kullanıma uygun olup, ağırlık kaybı amacıyla uygulanması sağlıklı bulunmamaktadır. Bu nedenle klasik ketojenik diyet modifiye edilerek kilo verme metodu olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bunun en popüler örneği ise aslında Atkins Diyeti olarak sıkça duyduğumuz diyet modelidir. Modifiye Atkins Diyeti ile bireylerin aldıkları enerjinin %10’u karbonhidrat,%25’i protein ve %75’ini yağ oluşturmaktadır. Bir başka ketojenik diyet türü ise Düşük Glisemik İndeks Diyetidir. Düşük Glisemik İndeksi Diyeti %10 karbonhidrat, %30 protein ve %60 yağ önerdiği için uygulaması en kolay ve ketojenik diyet türleri içerisinde en az yan etkilere sahip diyet modelidir.
Ketojenik Diyetin Faydaları Nelerdir?
Ketojenik diyetin çıkış amacı ilk etapta epilepsi gibi nörolojik hastalıkların tedavisi için oluşturulmuştur. Bu alanda yapılmış olan araştırmalara göre; Klasik ketojenik beslenme ile epileptik çocuklarda nöbet geçirme oranında bir düşüş olduğu gözlenmiş ayrıca daha az karbonhidrat kısıtlaması olan modifiye ketojenik diyet modelleri ile metabolik ve nörolojik sağlık problemlerinde olumlu sonuçlar alındığına dair araştırmalar devam etmekte.
Ketojenik diyetin insülin direnci ve Tip 2 Diyabet gibi sağlık problemleri üzerinde olumlu etkileri olabileceği düşünülmektedir.
Ketojenik Diyetin Zararları Nelerdir?
Ketojenik diyetin olumsuz yan etkileri kısa ve uzun süreli olarak sınıflandırılabilir. En yaygın ve nispeten kısa vadede meydana gelen yan etkileri yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, uykusuzluk, bulantı, kusma, kabızlık, letarji, asidoz ve hipoglisemi gibi belirtileri içermektedir. Uzun süreli uygulama sonucu meydana gele yan etkiler ise lipid metabolizmasında bozulma, artmış trigliserit seviyeleri, şiddetli hepatik steatoz, hipoproteinemi, vitamin ve mineral eksiklikleri, redoks dengesizliği, kardiyomiyopati ve nefrolitiazis yer almaktadır. Ketojenik diyetlerin uzun süreli etkinliği, güvenliği ve sağlık faydaları sınırlı literatür nedeniyle iyi bilinmemekle birlikte ketojenik diyetlere uyum zayıf görülmektedir.
Ketojenik Diyet ve Düşük Karbonhidratlı Diyet Aynı Mıdır?
Düşük karbonhidratlı diyet ve ketojenik diyet sıkça birbirine karıştırılmaktadır. Tüm ketojenik diyetler düşük karbonhidratlı diyettir ancak düşük karbonhidratlı diyetler enerjinin karbonhidrattan gelen kısmının %30-15 arasında sınırlandırmış iken ketojenik diyetler karbonhidrat alımını %5-15 arasında sınırlandırmıştır. Ketojenik diyetler kısa sürede kandaki asit baz dengesini bozarak keton üretimine neden olur iken düşük karbonhidratlı diyetler keton üretimi oluşmasına neden olmadan kandaki şeker seviyesini dengelemede rol oynarlar. Her iki diyet türü de uzmanlar eşliğinde yapılmalıdır.
Kimler Ketojenik Diyet Yapmamalı!
Hamile, emziren anneler, tip 1 diyabet hastaları, hipoglisemisi olan bireyler, vitamin eksikliklerinden muzdarip olanlar, kanser hastaları, reflü veya sindirim sistemi hastalıklarına sahip olan kişilerin bu şekilde beslenmeleri önerilmemektedir.